‘4. Uluslararası Tarsus Festivali’, ikinci gününde de dopdolu içeriğiyle ziyaretçilerini büyüledi. Eğlenceli gösteriler, konserler ve lezzet şölenleri kadar; interaktif etkinlikler ve bilgi dolu söyleşiler de festivalin dikkat çeken bölümleri arasında yer aldı. Festivalin ikinci gününde söyleşileri ile yurttaşlarla buluşan isimler arasında Dr. İspir Kırbeci, Radyo Programcısı Nihat Sırdar ve Radyo Sunucusu Güçlü Mete, Gazeteci-Yazar Mehmet Serdar Kuzuloğlu, Dağcı, Yazar ve Fotoğrafçı Nasuh Mahruki ve Doğa ve Çevre Programları yapımcısı, Doğa Aktivisti Güven İslamoğlu yer aldı. Renkli sohbetleri ve paylaşımlarıyla izleyicilere hem bilgi hem de keyif dolu anlar yaşattılar.
Mersin ve Tarsus’un binlerce yıllık tarihi içinde farklı alanlardaki bilgilerin aktarıldığı söyleşilerde, katılımcılar, akademisyenler ve tanınmış isimlerle bir araya gelme fırsatı buldu. Söyleşiler, hem kent sakinlerinden hem çevre il ve ilçelerden gelen ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Herkesin kendinden bir parça bulduğu etkinlikler, festivalin ikinci gününde de dikkat çeken bölümlerden biri oldu. ‘4.Uluslararası Tarsus Festivali’, tarih, kültür ve eğlencenin bir arada yaşandığı coşkulu atmosferiyle katılımcılarını bir kez daha mest etti.
Tarsus’ta sürdürülebilir ve doğayla uyumlu yaşam konuşuldu
Tarsus Müzesi’nde düzenlenen ve izleyicilerin yoğun ilgi gösterdiği ‘Sürdürülebilir Yaşam Mümkün mü?’ söyleşisinde, dağcı ve yazar Nasuh Mahruki ile doğa ve çevre programları yapımcısı, doğa aktivisti Güven İslamoğlu konuşmacı olarak yer aldı. Söyleşide, doğa ile uyumlu yaşam biçimleri, çevre bilinci, iklim kriziyle mücadele ve bireysel sorumluluklar üzerine kapsamlı bir sohbet gerçekleştirildi. Söyleşide konuşan Nasuh Mahruki, doğayla insan arasındaki dengenin bozulduğunu vurgulayarak, bireysel farkındalığın toplumsal dönüşümdeki önemine dikkat çekti. Güven İslamoğlu ise sürdürülebilir bir yaşamın bilinçlenmeyle mümkün olabileceğini söyledi.
Mahruki: “Herkesin sürdürülebilir bir yaşamı hedeflemesi çok önemli”
Dağcı, yazar ve fotoğrafçı Nasuh Mahruki, sürdürülebilir bir yaşamı hedeflemenin en doğru yaşam biçimi olduğunu vurgulayarak, “Çünkü aksi sürdürülebilir değil ve çok zorlu şartları da bizi savurabilir. Ekolojik yıkım, savaşlar, toplu göçler olabilir. Hepimizin alıştığı yaşam ortadan kalkar. Dolayısıyla muhakkak bireyden başlayıp bütün dünyaya kadar herkesin sürdürülebilir bir yaşamı hedeflemesi çok gerekli. Çünkü nüfus giderek artıyor. Kullandığımız enerji ihtiyacı giderek artıyor. Ama dünyanın eni boyu belli. Dünyayı verimli kullanmayı başarmak zorundayız. Yaşam alışkanlıklarımızı ona göre yenilemek zorundayız. Eskisi gibi yaşamaya devam ettiğimiz takdirde bu dünya hiçbirimize yetmez” dedi.
Söyleşiye izleyicilerin yoğun ilgi gösterdiğini, bu tür söyleşilerin farkındalık yaratma açısından çok önemli olduğunu kaydeden Mahruki, “Toplumun tanıdığı, bildiği ama bir araya gelme fırsatı zor olan insanları bu tür festivallere davet ederek etkileşimi çoğaltmak lazım. Çünkü insan birebir gördüğünde, dinlediğinde hem paylaşım çok hoş oluyor hem insanların çok daha fazla akılda kalıyor hem de bildiğini, duyduğunu gördüğünü öğrendiğini aktarma fırsatı yakalıyor” diye konuştu.
İslamoğlu: “Festival çok keyifliydi”
‘Sürdürülebilir Yaşam Mümkün mü?’ söyleşisinde konuşmacı olan doğa ve çevre programları yapımcısı, doğa aktivisti Güven İslamoğlu, 4. Uluslararası Tarsus Festivali’nden büyük keyif aldığını dile getirdi. İnsanlarla iç içe olarak onları dinlemenin önemli olduğuna değinen İslamoğlu, “Medya sektörü mensubu olarak yoğun gündemimizden dolayı insanlar ne konuşuyor farkında değiliz. Bazen kahvede, bazen çiftçinin masasına konuk oluyoruz ama böyle kalabalık insanlarla iletişimde olmak önemli” dedi. Halkın nabzını tutmak için de böylesi kalabalık festivallerin yerinin çok önemli olduğunu belirten İslamoğlu, halkın her kesiminden insanla konuşma fırsatı yakaladığını ve büyük katkılar elde ettiğini vurguladı.
Geleneksel medyanın simgelerinden radyo yayıncılığı yeni medyaya kafa tutuyor
Radyo Sunucusu Güçlü Mete ve Radyo Programcısı Nihat Sırdar’ın katılımıyla yine Tarsus Müzesi’nde düzenlenen bir diğer söyleşi ise ‘Yeni Medya + Geleneksek Medya’ oldu. İlgiyle takip edilen söyleşide, teknolojinin hızla geliştiği günümüzde medya anlayışının nasıl dönüştüğü, geleneksel medya araçlarının bazılarının yerini dijital platformlara bırakma sürecini, radyo yayıncılığının dijital dönüşüme adapte olarak daha da güçlendiğini anlattı. Söyleşi, dinleyicileri ve sevenleriyle karşılıklı soru cevap şeklinde sohbet havasında devam etti.
Sırdar: “Festival alanlarında çok güzel bir ortam var”
Radyo Programcısı Nihat Sırdar, festival alanlarında çok güzel bir ortamın olduğunu belirterek, “Burada ciddi manada canlılık var ki zaten festivalin en büyük hedeflerinden bir tanesi de şehre canlılık getirmek. Benim gördüğüm ilk defa gelenlerin birçoğu geçen sene gelenlerden duyup gelmişler. Bizim radyo yayınlarımızdan duyup gelenler var. Biz de gelmeyi iple çektik çünkü çok keyifli. Gezmek, buradan yayın yapmak çok keyifli” dedi.
Geleneksel medyada teknolojiye yenilen bazı yanların olduğunu fakat radyonun bu durumun aksine yeni medyanın avantajlarını kullanarak daha çok güçlendiğini kaydeden Sırdar, “Radyo işi ses. Sesi bitirmeniz ya da sesin yok olması mümkün değil. Ses bir şekilde çıkacak. Ama cep telefonunuzdan ama arabanın radyosundan çıkacak. Biz radyo olarak teknolojinin yenilikleri de kendimizi çok kolay adapte edebilme imkanımız var. İşin radyo tarafında geleneksel medya bitmez” diye konuştu.
Mete: “Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ilgisini ve yakınlığını hep üzerimizde hissettik”
‘Yeni Medya + Geleneksel Medya’ başlıklı söyleşisinde dinleyicileriyle buluşan, radyonun sevilen isimlerinden Güçlü Mete, 1993 yılında ilk radyoculuğa başladıkları andan bugüne hedeflerinin hep içerik üretmek olduğunu ve çağın gelmiş olduğu noktada içerik üretmenin programları yaşattığını ifade etti. Mete, Podcast kültürünün ise yeni kuşaklara radyoyu aktarmanın keyifli bir yolu olduğunu belirtti. Festival hakkında da değerlendirmelerde bulunan Mete, “Festivale geçen sene de gelmiştik. Her geldiğimizde katılımın daha fazla arttığını görüyoruz. Tarsuslular da bundan memnun ve çok misafirperver bir şekilde bizi karşılıyorlar. Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin de ilgisini ve yakınlığını hep üzerimizde hissettik. Bölgenin tanıtımı adına da buraya bizler gibi gelenler daha sonra buradaki bilgileri alıp yurdun dört bir yanına yaydıkları için bölgenin tanıtımı adına çok etkili olduğunu düşünüyorum. Burada olmaktan da çok mutlu oluyoruz” sözlerine yer verdi.
Yapay zeka ve insan ilişkisi üzerine ilham veren söyleşi
Eğlenceli gösterilerin, konserlerin ve lezzet şölenlerinin yanı sıra interaktif etkinlikleri ve bilgi dolu söyleşileri ile öne çıkan ‘4. Uluslararası Tarsus Festivali’, Tarsus’un 10 bin yıllık kadim tarihinin sergilendiği Tarsus Müzesi’nde Gazeteci Mehmet Serdar Kuzuloğlu tarafından, ‘Yapay Zekalı Organik İnsan’ başlıklı söyleşi gerçekleştirildi.
Kuzuloğlu: “Festivalde, çok önemli isimler ve projeler bir araya getirilmiş”
Gazeteci Kuzuloğlu, yapay zeka ve insan ilişkisini özetleyen söyleşisinde bilgi rüzgarı estirdi. Kuzuloğlu, uzun vadede yapay zekanın insanlardan neler götürebileceğine ve neler katabileceğine dair paylaşımlarda bulundu. Söyleşinin ardından gerçekleştirdiği açıklamada, festivalin kendisini motive ettiğini söyleyen Kuzuloğlu, “4.’sü düzenlenen ‘Uluslararası Tarsus Festivali’ne davet edildiğim için çok memnunum. Çok ilgili, keyifli ve katılımcı bir izleyici kitlesiyle birlikteydim, benim içinde çok motive edici oldu. Son dönemlerde sıkça duyduğumuz yapay zekanın bizim hayatımızda hangi işlevi doldurduğu, karşılıklı kaçınılmaz ilişkimizin uzun vadede nerelere doğru evirileceğine yönelik paylaşımlarda bulundum. Festivalin kendi temel içeriğinin de ötesinde, Tarsus’u da tanıtması ve hatırlatması adına çok kıymetli buluyorum” dedi.
Tarsus’un bağcılığı ‘Bağcılık Ürünleri’ söyleşisinde ele alındı
Dr. İspir Kırbeci’nin festival kapsamında TADEKA Binası’nda gerçekleştirdiği ‘Bağcılık Ürünleri’ başlıklı söyleşisi de ilgilileri tarafından ilgiyle karşılandı. Söyleşide ilk olarak TADEKA Turizm ve Gastronomi Kurulu sözcüsü Murat Topçuoğlu, Tarsus’un yöresel yemekleri ve lezzetlerinden Analıkızlı, keşkek, yağlı börek, kokulu çörek, humus, tahinli lahana sarması, karakuş tatlısı, vardabit gibi lezzetleri anlattı. Ardından Dr. İspir Kırbeci; üzümün ana vatanı ve tarihi, bağ bozumu, şaraplık üzümün yetiştirilme yöntemleri, Tarsus’a özgü Tarsus beyazının özelliği, Tarsus’ta bağ bozum zamanları, bağ ve şarap ürünlerinin turizm ve gastronomi faaliyetlerindeki yeri, Antik çağda bağcılık konu başlıklarında önemli bilgiler verdi. Türkiye’nin dünya üzüm ve şarap üretimindeki yeri de söyleşinin konu başlıkları arasındaydı.
Dr. Kırbeci: “Verimli ve güzel bir söyleşiydi”
Dr. İspir Kırbeci söyleşiye katılımın oldukça iyi olduğunu ifade ederek, “İnsanlar merak ettiği soruları sordu. Merak ettikleri çok fazla konu başlığı vardı. Tarsus beyazı ve şarap üretimi ile ilgili ilginç sorular geldi. Benim açımdan verimli ve güzel bir söyleşiydi” diye konuştu. Festivallerin Tarsus’un tanıtımına önemli katkısı olduğunu kaydeden Dr. Kırbeci, “Festivaller bir şehir için çok önemli. Bunun içi ne kadar doldurulabilirse, zenginleştirilirse dışarıdan bir o kadar turist alabiliriz. Festivalin bu yılki içeriği daha zengin. Umarım her yıl biraz daha üzerine katarak ilerlenir” dedi.
“Söyleşi çok güzeldi”
Bağcılık Ürünleri söyleşisine katılan vatandaşlardan Necdet Eser, “Söyleşi gayet güzeldi. Bizimle deneyimlerini paylaştı. Bu yöre de bağcılık açısından önemli bir yer ama anlatılanlardan o ürünleri işleyecek yerin olmadığı ortaya çıkıyor. Bu konuya el atılması gerekir diye düşünüyorum” dedi. Festivalin akışını da çok beğendiğini kaydeden Eser, “Festival gayet güzel. Konsere katıldım. Bugün halk oyunlarını izledim. Stantlar vardı ve hepsi güzeldi, kalabalıktı. Gezerken ‘Tarsus bu kadar kalabalık mıymış’ dedim. Bu festival Tarsus’un tanıtımı için çok olumlu. Devam etmeli. Dışarıdan gelen çok misafir vardı. Gayet başarılı” diye belirtti.
Haberin görüntüsünü indirmek için tıklayınız.
07 Kasım 2025 22:17
07 Kasım 2025 19:25